TOFRANIL 10 mg 50 draje Klinik Özellikler
Assos İlaç, Kimya, Gıda Ürünleri Üretim ve Tic. Ltd. Şti.
[ 24 February 2012 ]
Assos İlaç, Kimya, Gıda Ürünleri Üretim ve Tic. Ltd. Şti.
[ 24 February 2012 ]
• Depresyonun tüm şekilleri; endojen, organik ve psikojenik şekiller ve kişilik bozuklukları veya kronik alkolizme eşlik eden depresyon dahil.
• Panik ataklar.
• Kronik ağrılı durumlar.
• Gece korkusu.
Çocuklar ve ergenler
Enürezis nokturna (sadece 5 yaşındaki veya daha büyük çocuklarda ve sadece organik nedenlerin olmadığı durumlarda).
TOFRANIL’in 5 yaşından küçük çocuklardaki nokturnal enüreziste kullanımıyla ilgili deneyim bulunmamaktadır.
Pozoloji / Uygulama sıklığı ve süresi:
Dozaj ve uygulama yöntemi, her hastanın durumuna göre düzenlenmelidir. Amaç, mümkün olan en düşük dozlarla optimal etki elde etmek ve doz artırımını, özellikle TOFRANIL’e, orta yaş gruplarına kıyasla daha güçlü tepki gösteren adolesans çağındaki gençlerde ve yaşlılarda olmak üzere dikkatle gerçekleştirmektir.
Doktor tarafından başka bir şekilde tavsiye edilmediği takdirde aşağıdaki dozlar uygulanır: Erişkinler:
Depresyon ve depresif sendromlar:
Ayaktan tedavi gören hastalarda: Tedaviye günde 1-3 defa 25 mg’la başlanır. Günlük dozajı yavaş yavaş 150-200 mg’a yükseltilir. Bu dozaja ilk haftanın sonunda ulaşılmalı ve belirgin düzelme sağlanıncaya kadar kullanılmalıdır. Dozun dikkatle azaltılması yoluyla her hastada ayrı ayrı belirlenmesi gereken idame dozu, genellikle günde 50 -100 mg arasındadır.
Hastanede tedavi gören hastalarda: Tedaviye günde 3 defa 25 mg ile başlanır. Dozaj her gün 25 mg artışlarla günlük doz 200 mg’a çıkıncaya kadar artırılır ve bu dozaja, hastanın durumu düzelinceye kadar devam edilir. Ağır vakalarda doz, günde 3 defa 100 mg’a yükseltilebilir. Açıkça düzelme elde edildikten sonra idame dozu, hastanın gereksinimine göre belirlenmelidir (genellikle günde 100 mg).
Panik ataklar:
Başlangıçta hergün 10 mg’lık 1 draje. Tolere edilme durumuna göre dozaj, istenilen cevap alınıncaya kadar yükseltilir. İhtiyaç duyulan günlük dozaj, hastadan hastaya büyük değişiklikler gösterebilir ve 75-150 mg arasında değişebilir. Gerekirse 200 mg’a yükseltilebilir. Tedavinin 6 ay devam ettirilmesi önerilir. Bu zaman içerisinde idame dozu yavaş yavaş azaltılmalıdır.
Kronik ağrılı durumlar:
Doz hastaya göre ayarlanmalıdır (günde 25-300 mg). Günde 25-75 mg, genellikle yeterli olmaktadır.
Uygulama şekli:
Ağızdan kullanım içindir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Böbrek / Karaciğer yetmezliği: Trisiklik antidepresanların, ileri derecede karaciğer veya böbrek hastalığı olan hastalarda kullanımları sırasında dikkatli olmak gerekir.
Geriyatrik popülasyon: Tedaviye günde 1 defa 10 mg’lık draje ile başlanır. Daha sonra bu dozaj, 10 gün içerisinde yavaş yavaş artırılarak optimal düzey olan günde 30 - 50 mg’ a yükseltilir ve tedavinin sonuna kadar bu dozaj kullanılır.
Pediyatrik popülasyon:
Enürezis nokturna (sadece 5 yaşındaki veya daha büyük çocuklarda alternatif tedavilerin yeterli olmadığı durumda):
Önerilen doz, günde 1.7 mg/kg’dır. Başlangıç dozları 5-8 yaşındaki çocuklarda günde 10 mg’lık 2-3 draje, 9 -12 yaşındaki çocuklarda günde 25 mg’lık 1-2 draje, daha büyük çocuklarda günde 13 defa 25 mg’lık draje şeklindedir. Daha yüksek dozlar, tedaviye 1 hafta içerisinde tam cevap alınamayan hastalarda kullanılır. Drajeler akşam yemeğinden sonra tek bir doz şeklinde alınmalıdır, ama geceleri yatağını erken ıslatan çocuklarda dozun bir bölümü daha erken saatlerde (öğleden sonra saat 4’te) verilir. İstenilen cevap alındıktan sonra tedaviye 1-3 ay devam edilmeli ve doz yavaş yavaş idame dozuna düşürülmelidir.
Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir.
Enürezis nokturna’da 5 yaşın üzerindeki hastalarda endikedir.
Çocuklarda ve adolesanlarda, TOFRANIL’in endojen, organik ve psikojenik formları da dahil olmak üzere tüm depresyon formlarında ve kişilik bozuklukları ya da kronik alkolizm, panik ataklar, kronik ağrılı durumlar ve pavor nokturnus (gece korkusu) ile ilişkili depresyon tedavisindeki etkinlik ve güvenilirliği ile ilgili yeterli kanıt yoktur. Bu nedenle, çocuklarda ve adolesanlarda (0-17 yaşlar arası) bu endikasyonlarda TOFRANIL kullanımı önerilmez.
İntihar riski:
Şiddetli depresyonun yapısında intihar riski bulunur ve anlamlı bir düzelme oluşuncaya kadar bu risk devam eder. Depresif bozuklukları olan erişkin ve pediyatrik hastalarda, antidepresan ilaç alsın ya da almasınlar depresyon ve/veya intihar eğilimi ya da diğer psikiyatrik semptomlarda kötüleşme oluşabilir. Antidepresanlar, depresif bozukluklar ve başka psikiyatrik bozuklukları olan çocuk, adolesanlar ve 25 yaş altı genç erişkinlerde yapılan kısa vadeli çalışmalarda intihar düşünce ve davranışını (intihar eğilimi) artırmıştır.
) açısından yakından takip edilmelidir.
) ortaya çıkışı, intihar eğilimi oluşumu açısından hastaların takibi ve bu semptomların derhal tedaviyi uygulayanlara bildirilmesi konusunda uyarılmalıdır.
Doz aşımı riskini azaltmak amacıyla "İyi hasta tedavisine" uygun olarak TOFRANIL reçetesi en küçük miktarda yazılmalıdır.
Diğer psikiyatrik etkiler:
Panik bozukluğu olan birçok hastada trisiklik antidepresan tedavisinin başlangıcında daha belirgin bir anksiyete görülür. Anksiyete düzeyindeki bu yanıltıcı artış en çok, tedavinin ilk birkaç günü görülür ve 2 hafta içerisinde genellikle ortadan kalkar.
Trisiklik antidepresanlar alan bazı şizofrenik hastalarda psikozun aktif duruma geçebildiği gözlenmiştir.
İki uçlu duygudurum bozukluklarının depresif döneminde trisiklik antidepresan kullanan hastalarda mani veya hipomani atakları da bildirilmiştir. Bu gibi vakalarda; TOFRANIL dozajının azaltılması veya TOFRANIL kullanımına son vererek antipsikotik bir ilaç verilmesi gerekebilir. Bu tür ataklar yatıştıktan sonra gerekirse, düşük doz TOFRANIL tedavisine tekrar başlanabilir.
Durumları elverişli olan hastalar ve ileri yaştaki hastalarda, trisiklik antidepresanlar özellikle geceleri olmak üzere farmakojenik (delirium tipi) psikozlara neden olabilir. Bunlar, ilacın kesilmesinden sonraki birkaç gün içerisinde kaybolur.
Kardiyak ve vasküler hastalıklar: Kardiyovasküler bozukluğu olan hastalarda ve özellikle de kardiyovasküler yetmezliği, iletim bozuklukları (örneğin I-III. derece atrioventriküler blok) veya aritmileri olanlarda dikkat etmek gerekir. Bu gibi hastalarda ve ayrıca ileri yaştaki hastalarda kalp fonksiyonları ve EKG izlenmelidir.
Öncelikle aşırı dozla ilişkili olmak üzere TOFRANILin supra-terapötik dozlarıyla izole QTc uzaması vakaları ve çok nadir olarak da ventriküler taşikardi ve açıklanamayan ani ölüm ortaya çıkmıştır, ancak az sayıda olmak üzere birlikte uygulanan ilacın da (örn. tioridazin) QTc aralığında uzamaya neden olduğu bildirilmiştir.
Uzun QT Sendromu/ Torsades de Pointes’e neden olabilen ilaçlar ile birlikte kullanıldığında uzun QT sendromu veya Torsades de Pointes oluşma riskini arttırabilir. Bu nedenle bu tür ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
Postural hipotansiyonu veya labil bir dolaşımı olan hastalarda kan basıncı düşebileceğinden, TOFRANIL tedavisine başlanmadan önce kan basıncının kontrol edilmesi önerilir.
Serotonin sendromu:
Konvülsiyonlar:
Trisiklik antidepresanların konvülsiyon eşiğini düşürdükleri bilinmektedir ve bu nedenle TOFRANIL, epilepsi hastalarında veya konvülsiyonlara zemin hazırladığı bilinen diğer faktörlerin bulunduğu hastalarda, örneğin çeşitli etiyolojilere bağlı beyin hasarı olanlarda, nöroleptiklerle birlikte kullanıldığı durumlarda, alkolün veya antikonvülsif özelliklere sahip ilaçların (örneğin benzodiazepinler) kullanılmasına son verildiği durumlarda son derece dikkatle kullanılmalıdır. Nöbetlerin ortaya çıkması, doza bağımlı gözükmektedir. Bu nedenle, önerilen toplam günlük TOFRANIL dozu aşılmamalıdır.
Benzer trisiklik antidepresanlar gibi, TOFRANIL de elektrokonvülsif tedaviyle birlikte ancak dikkatli bir gözetim altında uygulanmalıdır.
Antikolinerjik etkiler:
Antikolinerjik özellikleri nedeniyle TOFRANIL, geçmişlerinde göz-içi basıncının yükselmesi, dar-açılı glokom veya idrar retansiyonu (örneğin prostat hastalıkları) bulunan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Trisiklik antidepresanların antikolinerjik etkisi nedeniyle gözyaşı miktarının azalması ve mükoid salgıların birikmesi, kontakt lens takan hastaların kornea epitelinde hasar meydana gelmesine yol açabilir.
Özel hasta grupları:
Trisiklik antidepresanların, ileri derecede karaciğer veya böbrek hastalığı olan hastalarda ve hipertansif krizlere neden olabileceği için adrenal medulla tümörleri (feokromositoma, nöroblastoma) olan hastalarda kullanımları sırasında dikkatli olmak gerekir.
İstenmeyen kardiyak etkilerin gelişmesi olasılığı nedeniyle hipertiroidizmi olanlarda veya tiroid preparatlarını kullananlarda dikkatli olmak gerekir.
Karaciğer hastalığı olan hastalarda karaciğer enzim düzeylerinin belirli aralıklarla izlenmesi önerilir.
Kronik kabızlık vakalarında dikkatli olmak gerekir. Trisiklik antidepresanlar, özellikle yaşlılarda ve yatalak hastalarda olmak üzere paralitik ileusa yol açabilir.
Uzun süreli trisiklik antidepresan tedavisi sırasında diş çürüklerinde artış bildirilmiştir. Bu nedenle, uzun süreli tedaviler sırasında düzenli aralıklarla diş kontrolleri yapılmalıdır.
Beyaz kan hücresi sayımı:
TOFRANIL ile sadece çok ender vakalarda lökosit sayısında değişiklikler bildirilmiş olmasına rağmen, özellikle tedavinin ilk birkaç ayı boyunca ve uzun süreli tedaviler sırasında belirli aralıklarla kan sayımı yapılmalı ve hasta ateş, boğaz ağrısı gibi semptomlar açısından izlenmelidir.
Anestezi:
").
Tedaviye son verilmesi:
Laktoz ve sukroz:
Trisiklik antidepresanların, moklobemid gibi reversibl MAO-A inhibitörü tedavisinin sona ermesinden 24 saat sonra verilebileceği izlenimini doğuran kanıtlar vardır ama trisiklik bir antidepresandan sonra MAO-A inhibitörü kullanılacaksa, arada en az 2 haftalık bir ilaçtan arınma dönemi bırakılmalıdır.
Selektif serotonin geri-alım inhibitörleri: Fluoksetin, paroksetin, sertralin veya sitalopram gibi SSRI’lar potent CYP2D6 inhibitörlerdir. Fluvoksamin potent bir CYP1A2 inhibitörü ve orta düzeyde bir CYP2D6 inhibitörüdür. Dolayısıyla SSRI’lar ile TOFRANIL’in bir arada kullanımı imipramin ve desipramine artmış maruziyete yol açabilir ve bu ajanların birikimini artırabilir. Bu nedenle TOFRANIL için doz ayarlaması gerekli olabilir.
Merkezi sinir sistemi depresanları: Trisiklik antidepresanlar alkolün ve merkezi sinir sisteminde depresyon yapan ilaçların (örn: barbitüratlar, benzodiazepinler veya genel anestetikler) etkilerini güçlendirebilir.
Nöroleptikler: Nöroleptiklerin birlikte alınması, trisiklik antidepresanların plazma düzeylerini yükseltebilir, konvülsiyon eşiğini düşürebilir ve nöbetlere neden olabilir. Tiyoridazinle birlikte kullanım, şiddetli kardiyak aritmilerle sonuçlanabilir.
Oral antifungal terbinafin: TOFRANIL’in potent bir CYP2D6 inhibitörü olan terbinafin ile eş zamanlı olarak verilmesi imipramin ve desipramin maruziyetinde ve birikiminde artışa neden olabilir. Bu nedenle terbinafin ile birlikte uygulandığında TOFRANIL için doz ayarlaması gerekli olabilir.
Adrenerjik nöron blokerleri: TOFRANIL guanetidin, betanidin, rezerpin, klonidin ve alfa-metildopa gibi adrenerjik nöron blokerlerinin antihipertansif etkisini azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir. Hipertansiyon nedeniyle ilaç kullanılması gereken ve TOFRANIL alan depresyon vakalarında, farklı bir tip antihipertansif (diüretik, vazodilatör veya beta bloker) kullanılmalıdır.
Antikoagülanlar: Trisiklik antidepresanlar kumarin grubu ilaçların antikoagülan etkilerini, bu ilaçların karaciğerdeki metabolizmalarını inhibe ederek artırabilir. Bu nedenle plazma trombin düzeyinin dikkatle izlenmesi önerilir. Antikolinerjik ilaçlar: Trisiklik antidepresanlar fenotiyazin, antiparkinson ilaçlar, antihistaminler, atropin ve biperiden gibi antikolinerjik ilaçların gözdeki, merkezi sinir sistemindeki, barsaktaki ve mesanedeki etkilerini artırabilir. Sempatomimetik ilaçlar: TOFRANIL adrenalin, noradrenalin, izoprenalin, efedrin ve fenilefrin (örneğin lokal anestetikler) gibi ilaçların kardiyovasküler etkilerini şiddetlendirebilir.
Kinidin: Trisiklik antidepresanlar, kinidin tipi antiaritmiklerle birlikte kullanılmamalıdır.
Karaciğer enzim indüksiyonuna yol açan ilaçlar: Karaciğerdeki mono-oksijenaz sistemini aktive eden barbitüratlar, karbamazepin, fenitoin, nikotin ve doğum kontrol hapları gibi ilaçlar imipramin metabolizmasını hızlandırıp plazma düzeylerini azaltarak etki azalmasına yol açabilir. Plazmadaki fenitoin ve karbamazepin düzeyleri yükselebilir ve buna bağlı advers etkiler görülebilir. Bu ilaçların dozajının ayarlanmasına ihtiyaç duyulabilir.
Simetidin, metilfenidat: Bu ilaçlar trisiklik antidepresanların plazma konsantrasyonlarını yükseltebildiğinden, söz konusu antidepresanların dozlarını azaltmak gerekir.
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik ve-veya embriyonel/fetal gelişim veveya doğum ve-veya doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir. Gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır.
Gebelik dönemi
Trisiklik antidepresanların kullanılmasıyla fetustaki advers etkiler (gelişme kusurları) arasında olası bir bağlantı kuran izole raporlar olduğundan, beklenen faydaların fetusta meydana gelebilecek zararlarından açıkça daha fazla olmadığı sürece gebelik sırasında TOFRANIL kullanılmamalıdır.
Anneleri doğuma kadar trisiklik antidepresan kullanmış olan yenidoğanlarda doğumu izleyen ilk birkaç saat veya gün boyunca dispne, letarji, kolik, iritabilite, hipotansiyon veya hipertansiyon ve tremor veya spazmlar gibi ilaç bırakma semptomları görüldüğü bildirilmiştir. Bu gibi semptomlara meydan vermemek için hesaplanan doğum tarihinden en az 7 hafta önce TOFRANIL tedavisine, eğer mümkünse son verilmelidir.
Laktasyon dönemi
İmipramin ve metaboliti desmetilimipramin anne sütünde TOFRANIL’in terapötik dozları emziren kadınlara uygulandığı takdirde memedeki çocuk üzerinde etkiye neden olabilecek ölçüde atılmaktadır.
İmipramin ve metaboliti desmetilimipramin anne sütüne az miktarda geçtiğinden, bebeğini emziren annelerde TOFRANIL tedavisine yavaş yavaş son verilmeli ya da bebeğin anne sütüyle beslenmesinden vazgeçilmelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite
TOFRANIL kullanan hastalar bulanık görme, uyuşukluk ve diğer merkezi sinir sistemi semptomlarının (Bkz. Bölüm 4.8. İstenmeyen etkiler) görülebileceği konusunda uyarılmalı ve kendilerine bu durumda araç ya da makine kullanmamaları, dikkat ve uyanıklık gerektiren herhangi bir iş yapmamaları söylenmelidir. Alkolün veya diğer ilaçların bu gibi etkileri şiddetlendirebileceği, hastalara anlatılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).
İstenmeyen etkiler genellikle hafif ve geçici olup, tedaviye devam edildiğinde ya da dozajın azaltılmasıyla ortadan kalkar. Bunlar, plazmadaki ilaç düzeyleriyle veya dozla her zaman bağlantılı değildir. İstenmeyen belirli etkilerin yorgunluk, uyku bozuklukları, ajitasyon, anksiyete, kabızlık ve ağız kuruması gibi depresyon semptomlarından ayırt edilmesi çoğu zaman zordur.
Şiddetli nörolojik veya psişik reaksiyonlar gelişirse, TOFRANIL tedavisi durdurulmalıdır.
İleri yaştaki hastalar antikolinerjik, nörolojik, psişik ve kardiyovasküler etkilere karşı özellikle duyarlıdır. Bu hastaların ilacı metabolize etme ve vücuttan uzaklaştırma yeteneklerinin azalmış olması, plazma konsantrasyonlarının terapötik dozlarda yükselmesi şeklinde bir risk yaratır.
Advers reaksiyonlar, en sık görüleni birincisi olmak üzere, aşağıdaki değerlere uygun olarak sıklık başlığı altında derecelendirilmişlerdir: Çok yaygın (>1/10); yaygın (1>100, <1/10); yaygın olmayan (>1/1,000,<1/100); seyrek (>1/10,000,<1/1,000) ve çok seyrek (<1/10,000); izole bildirimler dahildir.
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Çok seyrek: Diş çürükleri
Kan ve lenf sistemi bozuklukları
Çok seyrek: Lökopeni, agranülositoz, eozinofili, trombositopeni
Bağışıklık sistemi bozuklukları
Çok seyrek: Anaflaktik reaksiyon
Endokrin bozuklukları
Çok seyrek: Uygun olmayan antidiüretik hormon sekresyonu
Metabolizma ve beslenme bozuklukları
Çok yaygın: Kilo alımı Yaygın: Anoreksi
Çok seyrek: Kan glukozu artışı, kan glukozunda azalma, kilo kaybı
Psikiyatrik bozukluklar
Yaygın: Yorgunluk, konfüzyon, deliryum, halüsinasyonlar, anksiyete, ajitasyon, mani, hipomani, libido bozukluğu, uyku bozukluğu, dezoryantasyon Seyrek: Psikotik bozukluk Çok seyrek: Agresyon
Sinir sistemi bozuklukları
Çok yaygın: Tremor
Yaygın: Baş dönmesi, baş ağrısı, uyuklama hali, parestezi Seyrek: Konvülsiyonlar
Çok seyrek: Myoklonus, ekstrapiramidal bozukluk, ataksi, konuşma bozuklukları, anormal elektroensefalogram
Göz bozuklukları
Yaygın: Bulanık görme, görmede akomodasyon bozuklukları, gözyaşı azalması Çok seyrek: Midriyazis, glokom
Kulak ve iç kulak bozuklukları
Çok seyrek: Kulak çınlaması
Kardiyak bozukluklar
Çok yaygın: Sinüs taşikardisi, elektrokardiyogram anormallikleri (örn. ST ve T dalgası değişiklikleri)
Yaygın: Aritmiler, çarpıntılar, ileti bozuklukları (örn. QRS kompleksinde genişleme, dal bloğu, PQ değişiklikleri)
Çok seyrek: Kalp yetmezliği, QT aralığında uzama, ventriküler aritmi, ventriküler taşikardi, ventriküler fibrilasyon, torsades de pointes
Vasküler bozukluklar
Çok yaygın: Sıcak basmaları, ortostatik hipotansiyon Çok seyrek: Purpura, peteşi, vazospazm, kan basıncı artışı
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar
Çok seyrek: Alerjik alveolit (eozinofiliyle birlikte olan ya da olmayan)
Gastrointestinal bozukluklar
Çok yaygın: Ağız kuruluğu, konstipasyon Yaygın: Bulantı, kusma
Çok seyrek: Paralitik ileus, stomatit, abdominal bozukluklar, dil ülseri
Hepato-bilier bozukluklar
Yaygın: Karaciğer fonksiyon testi anormalliği
Çok seyrek: Hepatit (sarılık ile birlikte olan ya da olmayan)
Deri ve deri altı doku bozuklukları
Çok yaygın: Hiperhidroz
Yaygın: Alerjik dermatit, döküntü, ürtiker
Çok seyrek: Kaşıntı, ışığa duyarlılık reaksiyonları, saç dökülmesi, cilt hiperpigmentasyonu
Böbrek ve idrar bozuklukları
Yaygın: İdrar yapma bozuklukları Çok seyrek: Üriner retansiyon
Üreme sistemi ve meme bozuklukları
Çok seyrek: Memede hipertrofi, galaktore
Genel ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar
Yaygın: Bitkinlik
Çok seyrek: Asteni, ödem (lokal ya da genel), pireksi, ani ölüm
İlacı bırakma semptomları
Kullanımın birdenbire sona erdirilmesi veya dozun birdenbire azaltılması sonucu bazen şu semptomlar görülebilir: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, uykusuzluk, baş ağrısı, sinirlilik ve anksiyete (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri)
Kemik Kırıkları
TOFRANIL’in aşırı dozlarda alınmasının belirti ve semptomları, diğer trisiklik antidepresanlarda görülenlere benzerdir. Kardiyak anormallikler ve nörolojik bozukluklar, başlıca komplikasyonlardır. Çocuklarda ne miktarda olursa olsun kazara TOFRANIL alınması, ağır ve ölümle sonuçlanabilecek bir olay olarak değerlendirilmelidir.
Belirti ve semptomlar:
Semptomlar, aşırı dozun alınmasını izleyen 4 saat içerisinde ortaya çıkar ve 24 saat sonra maksimal şiddet derecesine ulaşır. Emilimdeki gecikme (aşırı doza bağlı antikolinerjik etkinin artması), yarılanma ömrünün uzun olması ve ilacın enterohepatik dolaşıma girmesi hasta için yarattığı riskin 4-6 gün kadar devam etmesine yol açabilir.
Şu semptomlar ve belirtiler görülebilir:
Merkezi sinir sistemi: Uyuşukluk, stupor, koma, ataksi, huzursuzluk, ajitasyon, reflekslerde şiddetlenme, kaslarda rijidite ve koreoatetoid hareketler, konvülsiyonlar, serotonin sendrom.
Kardiyovasküler sistem: Hipotansiyon, taşikardi, aritmiler, ileti bozuklukları, şok, kalp yetmezliği, çok ender olarak kardiyak arrest.
Doz aşımında izole QT uzaması, torsades de pointes, ve ölüm vakaları bildirilmiştir.
Diğer: Solunum depresyonu, siyanoz, kusma, ateş, midriyazis, terleme, oligüri veya anüri oluşabilir.
Tedavi:
Spesifik antidot mevcut olmadığından tedavi temelde semptomatik ve destek tedavisi şeklindedir. Aşırı doz TOFRANIL alındığından şüphe edilen herhangi bir kişi ve özellikle de çocuk hastaneye yatırılmalı ve en az 72 saat boyunca yakın gözetim altında tutulmalıdır.
Hastanın bilinci tam olarak yerindeyse, mümkün olan en kısa zamanda midesi yıkanmalı veya kusturulmalıdır. Hastanın bilinci yerinde değilse hava yolu, lavaja başlamadan önce balonlu bir endotrakeal tüple güvence altına alınmalı ve hasta kusturulmamalıdır. İlacın antikolinerjik etkileri midenin boşalmasını geciktirebileceğinden, bu önlemlerin aşırı dozun alınmasından sonra 12 saate kadar hatta daha uzun süre devam ettirilmesi gerekir. Aktif kömür verilmesi, ilacın emilimini azaltabilir.
Semptomların tedavisinde modern yoğun bakım yöntemleri kullanılır; kalp fonksiyonu, kan gazları ve elektrolitler aralıksız izlenir; gerekirse antikonvülsif tedavi, suni solunum, geçici olarak kalp pili takılması, plazma hacminin genişletilmesi, intravenöz damla yöntemiyle dopamin veya dobutamin kullanılması ve reanimasyon önlemleri gibi acil önlemler alınır. Fizostigminin şiddetli bradikardi, asistol ve nöbetler yapabildiği bildirildiğinden, aşırı doz TOFRANIL alındığında bunun kullanılması önerilmez. TOFRANIL plazma konsantrasyonlarının düşük olması nedeniyle hemodiyaliz ve periton diyalizi etkisizdir.