TRAVOCOM %0.004 steril oftalmik çözelti (2.5 ml) Farmakolojik Özellikler

World Medicine İlaç San. ve Tic. Ltd.Şti

[ 14 March  2017 ]

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

    5.1. Farmakodinamik özellikler

    Farmakoterapötik grup: Oftalmolojikler - antiglokom preparatları ve miyotikler a€“ prostaglandin

    analogları

    ATC kodu: S01EE04

    Etki mekanizması

    Bir prostaglandin Fanaloğu olan travoprost, aköz hümörün dışarıya akışını trabeküler kanal ve üveoskleral yollarla arttırarak göz içi basıncını azaltan prostaglandin FP reseptörleri için yüksek afiniteli, oldukça selektif tam bir agonisttir. İnsanda intraoküler basıncın düşmesi, uygulamadan 2 saat sonra başlamakta ve 12 saat sonra maksimum etkiye ulaşmaktadır. Basınçta elde edilen düşüş tek bir dozla en az 24 saat korunabilmektedir.

    Birincil tedavi olarak günde tek doz uygulanan Travoprost %0.004 oftalmik göz damlası, intraoküler basıncı 7 ila 9 mmHg düşürmüştür. Üç iyi kontrollü çalışma kapsamında intraoküler basınçta tedavi başlangıcından sadece 2 hafta sonra kararlı diürnal düşüşler sağlanmış ve 6 ila 12 aylık tedavi süresi boyunca sürdürülmüştür.

    Farmakodinamik etkiler

    Travoprost'un intraoküler basıncın düşürülmesine ek olarak optik sinir başında kan akışını arttırdığı ve gözyaşı film stabilitesi ve gözyaşı sekresyonunu azalttığı da kanıtlanmıştır.

    etkilememektedir. Prostaglandin F2α analogları saç foliküllerinde anajen fazı indükleyebilir ve ciltte melanojeneziyi stimüle edebilir.

    Benzalkonyum klorürle muhafaza edilen göz damlalarına kıyasla polikuaternium-1 ile korunan travoprost %0.004 göz damlasının tetiklediği oküler yüzey toksisitesi, insan kornea hücre kültürleri üzerinde ve tavşanlara topikal oküler uygulamayı takiben minimal düzeydedir.

    Klinik etkililik ve güvenlilik

    Bir klinik çalışmada akşamları günde tek doz travoprost (koruyucu olarak polikuaterniyum içeren) ile tedavi edilen açık-açılı glokomu veya oküler hipertansiyonu olan hastalar, tedavi başlangıcındaki 24 ila 26 mmHg'lık göz içi basıncında 8 ila 9 mmHg'lık azalmalar göstermişlerdir (yaklaşık olarak %33).

    Travoprost'un timolol %0.5 ve sınırlı olarak %0.2 brimonidin ile ek tedavi uygulamasına ait klinik çalışmaların verileri, travoprost'un bu glokom ilaçlarıyla aditif bir etkisini göstermiştir. Diğer oküler hipotansif ilaçlarla eş zamanlı kullanımı ile ilgili klinik veriler mevcut değildir.

    Sekonder farmakoloji

    Travoprost, topikal oküler uygulamayı izleyen 7 gün boyunca tavşanlarda optik sinir başı kan akımını artırmıştır (1.4 mikrogram, günde bir kez).

    Pediatrik popülasyon

    Travoprost'un 2 ay ila 18 yaşın altında pediatrik hastalardaki etkililiği, travoprostun oküler hipertansiyon veya pediatrik glokom bulunan 152 hasta üzerinde timolol ile karşılaştırıldığı 12 haftalık, çift kör bir klinik çalışma ile kanıtlanmıştır. Hastalara günde bir defa travoprost

    %0.004 veya günde iki defa timolol %0.5 (veya 3 yaş altı hastalarda %0.25) verilmiştir. Primer etkililik sonlanım noktası, başlangıçtan itibaren çalışmanın 12. Haftasına kadar olan göz içi basınç (GİB) değişikliğidir. Travoprost ve timolol grupları arasındaki ortalama GİB düşüşleri benzerdir (bkz. Tablo 1).

    Travoprost kolunda 12. haftada 3 ila < 12 yaş (n=36) ve 12 ila < 18 yaş (n=26) gruplarında elde edilen ortalama GİB düşüşü, timolol kolundakilerle aynı bulunmuştur. 2 ay ila < 3 yaş arası

    grupta 12. Haftadaki ortalama GİB düşüşü travoprost kolunda 1.8 mmHg, timolol grubunda ise

    travoprost grubunda ise sadece 4 hasta temelli iken, 12. Haftada travoprost grubundaki 4 hastaya karşılık timolol grubunda 0 hastada anlamlı ortalama GİB düşüşü meydana gelmemiştir. 2 ayın altındaki çocuklarla ilgili veri bulunmamaktadır.

    GİB'nin etkisi, tedavinin ikinci haftasından sonra görülmüş olup, 12 haftalık çalışma süresince tüm yaş grupları için tutarlı bir biçimde sürdürülmüştür.

    Tablo 1 a€“ Başlangıçtan itibaren 12. Haftadaki Ortalama GİB Değişikliklerinin Karşılaştırması

    Travoprost

    Timolol

    N

    Ortalama (SH)

    N

    Ortalama (SH)

    Ortalama fark

    (%95 GA)

    53

    -6.4 (1.05)

    60

    -5.8 (0.96)

    -0.5

    (-2.1, 1.0)

    SH = Standart Hata, GA = Güven Aralığı;

    GİB ölçümlerine karşılık gelen bir istatistiksel modelden elde edilmiştir.

    5.2. Farmakokinetik özellikler

    Emilim:

    Travoprost ester yapılı bir ön ilaçtır. İzopropil esterinin aktif serbest asidine hidrolize olduğu korneadan emilir. Tavşanlar üzerindeki çalışmalar, travoprost'un topikal uygulamayı takip eden bir veya iki saat içinde, aköz hümörde 20 nanogram/mililitre serbest asit pik konsantrasyonlarına ulaşıldığını göstermiştir. Aköz hümör konsantrasyonları, yaklaşık olarak 1,5 saatlik bir yarı ömürle azalmaktadır. Ayrıca düşük dozda serbest travoprost asidi de topikal doz uygulamasını takiben plazmada bulunmuştur.

    Dağılım:

    Travoprost'un sağlıklı gönüllülere topikal oküler uygulanmasını takiben, aktif serbest asitlere düşük sistemik maruziyet gösterilmiştir. Dozlamadan sonra 10-30 dakika içinde aktif serbest asit plazma konsantrasyonları 25 pg/ml veya daha az olarak gözlenmiştir. Daha sonra, plazma düzeyleri uygulamadan sonraki 1 saatten önce 10 pg/ml olan ölçüm sınırının altına hızla düşmüştür. Düşük plazma konsantrasyonları ve topikal dozlamayı takiben hızlı eliminasyona bağlı olarak, insanda aktif serbest asitlerin eliminasyon yarı ömrü belirlenememektedir.

    Biyotransformasyon:

    Klinik olmayan türlerdeki travoprostveserbestasitleriiçinmajör klerens yolu metabolizmadır.

    Travoprost ve aktif serbest asidin eliminasyonunun başlıca yolu metabolizmadır. Sistemik

    metabolik yollar, 13-14 çift bağının indirgenmesi, 15-hidroksi oksidasyonu ve üst taraf yan

    zincirin β-oksidatif kırılmaları ile endojen prostaglandin File paraleldir.

    Eliminasyon:

    Travoprost serbest asidi ve metabolitleri, esas olarak böbreklerden atılır. Travoprost, hafif ila ciddi hepatik yetmezliği ve böbrek yetmezliği (keratinin klirensi 14 ml/dk. kadar düşük) olan hastalar üzerinde çalışılmıştır. Bu hastalarda dozaj ayarlaması gerekmez.

    Doğrusal/ Doğrusal olmayan farmakokinetik

    Travoprost, topikal uygulamayı takiben hem oküler dokularda, hem de plazmada lineer bir farmakokinezi ortaya koymaktadır.

    Farmakokinetik/farmakodinamik ilişki(ler)

    Topikal oküler uygulama sonrasında travoprost için farmakokinetik/farmakodinamik ilişki saptanmamıştır.

    Özel popülasyonlarda farmakokinetik

    Travoprost %0.004 göz damlasının sistemik farmakokinetiği, hafif ila şiddetli düzeyde karaciğer yetmezliği bulunan hastaların yanı sıra, hafif ila şiddetli böbrek yetmezliği (14 ml/dk şeklinde düşük kreatinin klerensi) bulunan hastalarda araştırılmıştır. Bu popülasyonlarda dozun ayarlanmasına gerek yoktur.

    Pediatrik farmakokinetik

    Travoprostun 2 ay ila 18 yaş altı arasındaki hastalarda topikal oküler uygulamayı takiben sistemik farmakokinetiği, en yüksek plazma numunelerinin 10 pg/ml kantitasyon limitinin altında olduğu erişkinlerle benzer bir konsantrasyon ortaya koymuştur.

    5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

    Maymunlar üzerindeki oküler toksisite çalışmaları, günde 2 kere 0.45 mikrogram dozunda travoprost uygulamasının palpebral açıklığın büyümesine neden olabileceğini göstermiştir. Travoprostun maymunlara topikal oküler olarak 1 yıl boyunca sağ göze günde 2 kez %0.012'ye varan dozlarda uygulanması hiçbir sistemik toksisite oluşturmamıştır.

    Sıçan, fare ve tavşanlarda üreme toksisitesi çalışmaları sistemik yolla yapılmıştır. Bulgular, erken embriyo kaybı, implantasyon sonrası kayıp ve fötotoksisite ile birlikte uterustaki FP reseptör agonist aktivitesiyle ilgilidir. Hamile sıçanlarda, organogenez sırasında klinik dozdan 200 kat daha fazla dozlarda travoprostun sistemik uygulaması, malformasyonun görülme sıklığının artmasıyla sonuçlanır. H-travoprost uygulanmış hamile sıçanların fötal dokularında ve amniyotik sıvı içerisinde düşük seviyelerde radyoaktivite ölçülmüştür. Üreme ve gelişme çalışmaları, sıçan ve farelerde (sırasıyla, 180 pg/ml ve 30 pg/ml plazma) klinik maruziyetin 1.2- 6 katı maruziyette (25 pg/ml'e kadar), fötal kayıp üzerine ciddi bir etkisi olduğunu göstermiştir.