TRAZIMERA 150 mg infüzyonluk çözelti hazýrlamada kullanýlacak konsantre için toz Klinik Özellikler
Pfizer İlaçları Ltd.Şti.
[ 15 February 2022 ]
Pfizer İlaçları Ltd.Şti.
[ 15 February 2022 ]
Meme Kanseri
Metastatik Meme Kanseri (MMK):
TRAZIMERA, HER2'yi yüksek düzeyde eksprese eden (immünohistokimya ile 3+ veya FISH +)
metastatik meme kanserli hastaların tedavisinde aşağıdaki durumlarda endikedir:
Metastatik hastalığı için bir veya daha çok kez kemoterapi gören hastaların tedavisinde tek ajan olarak endikedir. Önceki kemoterapi protokolleri, bir taksan ve antrasiklin içermelidir veya bu tedavileri almasında kontrendikasyon olmalıdır. Hormon reseptörü pozitif ise hormonal tedavi altında progresyon olması veya hastanın tedavi almasında kontrendikasyon olması gerekmektedir.
TRAZIMERA tedavisine başlamadan önce HER2 testi yapılması şarttır (bkz. Bölüm 4.4. ve 5.1.). TRAZIMERA tedavisi sadece sitotoksik kemoterapi uygulamalarında deneyimli klinisyen tarafından başlatılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4) ve yalnızca bir doktor veya hemşire tarafından uygulanmalıdır.
TRAZIMERA intravenöz formülasyonu subkutan uygulama için tasarlanmamıştır ve sadece intravenöz infüzyon ile uygulanmalıdır. Kullanım hatalarının önüne geçmek için; hazırlanan ve uygulanan ürünün TRAZIMERA (trastuzumab) olduğuna ve başka bir trastuzumab içeren (örneğin trastuzumab emtansin veya trastuzumab derukstekan) ürün olmadığına emin olmak adına ürün etiketlerinin kontrol edilmesi önemlidir.
Metastatik meme kanseri
Haftalık doz rejimi:
Yükleme dozu:
Başlangıç için önerilen 4 mg/kg vücut ağırlığı yükleme dozundaki TRAZIMERA 90 dakikalık intravenöz infüzyon olarak uygulanır.
Sonraki dozlar:
Önerilen, haftalık idame TRAZIMERA dozu 2 mg/kg (vücut ağırlığı)'dır. Başlangıçtaki yükleme dozu iyi tolere edilirse, doz 30 dakikalık infüzyon olarak uygulanabilir.
3 haftalık doz rejimi:
Başlangıç için önerilen 8 mg/kg (vücut ağırlığı) yükleme dozu ve 3 hafta sonrasında 3 haftalık aralıklarla tekrarlanan 6 mg/kg (vücut ağırlığı) doz 90 dakika süresince infüzyon olarak uygulanır. Başlangıçtaki yükleme dozu iyi tolere edilirse, doz 30 dakikalık infüzyon olarak uygulanabilir.
Paklitaksel veya dosetaksel ile kombine olarak uygulanması:
Pivotal çalışmalarda (H0648g, M77001), ilk doz trastuzumabı takiben ve önceki trastuzumab dozu iyi tolere edilmiş ise uygulanan sonraki trastuzumab dozlarının hemen akabinde paklitaksel veya dosetaksel uygulanmıştır.
Erken evre meme kanseri
Haftalık doz rejimi:
Yükleme dozu:
Başlangıç için önerilen 4 mg/kg vücut ağırlığı yükleme dozundaki TRAZIMERA 90 dakikalık
intravenöz infüzyon olarak uygulanır.
Sonraki dozlar:
Önerilen, haftalık idame TRAZIMERA dozu 2 mg/kg (vücut ağırlığı)'dır. Başlangıçtaki yükleme dozu iyi tolere edilirse, doz 30 dakikalık infüzyon olarak uygulanabilir.
3 haftalık doz rejimi:
Başlangıç için önerilen 8 mg/kg (vücut ağırlığı) yükleme dozu ve 3 hafta sonrasında 3 haftalık aralıklarla tekrarlanan 6 mg/kg (vücut ağırlığı) doz 90 dakika süresince infüzyon olarak uygulanır. Başlangıçtaki yükleme dozu iyi tolere edilirse, doz 30 dakikalık infüzyon olarak uygulanabilir.
İleri evre gastrik kanser
3 haftalık doz rejimi:
Başlangıç için önerilen 8 mg/kg (vücut ağırlığı) yükleme dozu ve 3 hafta sonrasında 3 haftalık aralıklarla tekrarlanan 6 mg/kg (vücut ağırlığı) doz 90 dakika süresince infüzyon olarak uygulanır. Başlangıçtaki yükleme dozu iyi tolere edilirse, doz 30 dakikalık infüzyon olarak uygulanabilir.
Tedavi süresi:
Klinik çalışmalarda, metastatik meme kanserli veya ileri evre gastrik kanserli hastalar, hastalık progresyonuna kadar trastuzumab ile tedavi edilmişlerdir. Erken evre meme kanserli hastalar 1 yıl boyunca veya hastalık progresyonuna kadar (hangisi önce ortaya çıkarsa) tedavi edilmelidir. Erken evre meme kanseri HER2 IHC ile 3+ veya FISH/CISH ile pozitif olan hastaların adjuvan tedavisinde bir yılı aşmayacak şekilde hekimin uygun göreceği süre kadar kullanılmalıdır. Hastalık progresyonunda kullanılmaz. Hekim hasta ve hastalıkla ilgili nedenlerle tedaviyi daha erken sonlandırabilir.
Kaçırılan dozlar:
Eğer hasta, bir hafta ya da daha kısa bir süre TRAZIMERA dozunu kaçırırsa, her zamanki TRAZIMERA idame dozu (haftalık rejimde 2 mg/kg; 3 haftalık rejimde 6 mg/kg) en kısa sürede verilmelidir. Bir sonraki planlanan tarih beklenmemelidir. Sonraki TRAZIMERA idame dozları (haftalık rejimde 2 mg/kg; 3 haftalık rejimde 6 mg/kg) haftalık veya 3 haftalık doz rejimine uygun olarak 7 gün ya da 21 gün sonrauygulanmayadevamedilmelidir.
Eğer hasta, bir haftadan fazla bir süre için TRAZIMERA dozunu kaçırırsa, en kısa sürede TRAZIMERA yükleme dozu (haftalık rejimde 4 mg/kg; 3 haftalık rejimde 8 mg/kg) 90 dakika süresince tekrar verilmelidir. Müteakip TRAZIMERA idame dozları (haftalık rejimde 2 mg/kg; 3 haftalık rejimde 6 mg/kg) o noktadan itibaren (haftalık rejimde: her hafta; 3 haftalık rejimde: 3 haftada bir) uygulanmaya devam edilmelidir.
Doz azaltımı:
Klinik çalışmalar sırasında trastuzumab dozunda hiçbir azaltma yapılmamıştır. Hastalar reverzibl, kemoterapinin indüklediği miyelosupresyon dönemlerinde TRAZIMERA tedavisine devam edebilirler, fakat bu süre içerisinde hastalar, nötropeni komplikasyonlarının oluşumuna karşı dikkatle takip edilmelidirler. Kemoterapinin azaltılması veya doza ara verilmesi ile ilgili spesifik talimatlara uyulmalıdır.
Eğer sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) için düşüş oranı, başlangıç değerinden 10 birim ya da daha fazlasıysa ve %50'nin altına düşüyorsa, tedavi durdurulmalı ve yaklaşık 3 hafta içerisinde yeniden LVEF değerlendirmesi yapılmalıdır. LVEF değeri düzelmiyorsa veya daha da azalıyorsa veya semptomatik kardiyak yetmezlik gelişirse, hastanın tedaviden elde edeceği fayda riskten fazla olmadığı sürece TRAZIMERA tedavisinin sona erdirilmesi ciddi olarak düşünülmelidir. Bu gibi hastalar, bir kardiyolog tarafından değerlendirilmek üzere sevk edilmeli ve takip edilmelidir.
TRAZIMERA yükleme dozu 90 dakikalık intravenöz infüzyon olarak uygulanmalıdır. İntravenöz yükleme veya bolus olarak uygulanmamalıdır. TRAZIMERA intravenöz infüzyonu anaflaksiyi yönetecek şekilde hazırlanmış bir sağlık mesleği mensubu tarafından uygulanmalıdır ve bir acil durum kiti bulunmalıdır. Hastalar ilk infüzyonun başlangıcından 6 saat sonrasına ve devam eden infüzyonların başlangıcından 2 saat sonrasına kadar ateş ve titreme gibi semptomlar ve infüzyonla ilişkili diğer semptomlar için gözlemlenmelidir. Ara verme veya infüzyon hızını azaltma bu çeşit semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Semptomlar hafiflediğinde infüzyona devam edilebilir. Eğer başlangıç dozu iyi tolere edilirse, devam eden dozlar 30 dakikalık infüzyon şeklinde uygulanabilir. Uygulamadan önce TRAZIMERA'nın rekonstitüsyon talimatı için Bölüm 6.6.
Özel bir kullanım durumu bulunmamaktadır.
Pediyatrik hastalarda trastuzumabın güvenliliği ve etkililiği belirlenmemiştir.
Pediyatrik hastalarda TRAZIMERA'nın kullanımı yoktur.
Popülasyon farmakokinetik analizinde, yaş ve böbrek yetmezliğinin trastuzumab atılımını etkilediği gösterilmemiştir.
Veriler trastuzumab atılımının yaşa göre değişmediğini ortaya koymaktadır (bkz. bölüm 5.2). Klinik çalışmalarda, yaşlı hastalarda trastuzumab dozu azaltılmamıştır.
Trastuzumab; murin proteinleriveyaTRAZIMERA'nıniçerisinde bulunan yardımcı maddelerden
İlerlemiş maligniteye bağlı olarak dinlenme esnasında ciddi dispne veya destekleyici oksijen tedavisi gereksinimi.
Diğer tüm terapotik proteinlerde olduğu gibi TRAZIMERA için de potansiyel immunojenesite riski söz
konusudur.
HER2 testi, test prosedürlerinin mutlaka uygun validasyon koşullarını sağlayan uzman laboratuvarlarda yaptırılmalıdır (bkz. bölüm 5.1).
Adjuvan koşullarda daha önce trastuzumab kullanmış olan hastaların, trastuzumab ile yeniden tedavi edilmesine ilişkin klinik çalışmalardan elde edilmiş veri bulunmamaktadır.
Kardiyak fonksiyon bozukluğu Genel bilgiler
Trastuzumab ile tedavi edilen hastalarda kalp yetmezliği (New York Kalp Birliği [NYHA] Sınıf II- IV) veya asemptomatik kardiyak fonksiyon bozukluğu riski daha yüksektir. Bu durumlar tek başına veya paklitaksel ya da dosetaksel ile kombinasyon halinde, özellikle antrasiklin (doksorubisin veya epirubisin) içeren kemoterapi ardından trastuzumab alan hastalarda gözlenmiştir. Bu orta ila ileri derecede olabilir ve ölüm ile ilişkilendirilmiştir (bkz. bölüm 4.8). İlave olarak, artmış kardiyak riski bulunan hastaların (örn. hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği (CHF), LVEF<% 55, ileri yaş) tedavisi sırasında çok dikkat edilmelidir.
TRAZIMERA ile tedavi edilmeye aday hastalar, özellikle önceden antrasikline ve siklofosfamide (AC) maruz kalanlar, anamnez ve fiziksel muayene, EKG, ekokardiyogram ve/veya Çoklu Geçişli Alım Taraması (MUGA-taraması) veya manyetik rezonans görüntüleme içeren kapsamlı temel kardiyak incelemelerine tabi tutulmalıdır. Monitorizasyon, kardiyak bozukluk geliştirme ihtimali olan hastaların saptanmasına yardımcı olabilir. Başlangıçta yapılan kardiyak değerlendirmeler, tedavi sırasında her 3 ayda bir, tedavinin bitiminin ardından ise her 6 ayda bir, son TRAZIMERA uygulamasından sonraki 24. aya kadar tekrarlanmalıdır. TRAZIMERA ile tedaviye karar verilmeden önce dikkatli bir risk-yarar değerlendirmesi yapılmalıdır.
Trastuzumab, tüm mevcut verilerin popülasyon farmakokinetik analizine dayanarak TRAZIMERA tedavisinin sonlandırılmasının ardından 7 aya kadar dolaşım sisteminde kalabilir (bkz. bölüm 5.2). TRAZIMERA tedavisinin sonlandırılmasından sonra antrasiklin tedavisi alan hastalar kardiyak işlev bozukluğu bakımından yüksek risk altında olabilirler. Eğer mümkünse, hekimler TRAZIMERA tedavisi sonlandırıldıktan sonra 7. aya kadar antrasiklin bazlı tedaviden kaçınmalıdır. Antrasiklinler kullanılıyorsa, hastanın kardiyak işlevi dikkatle gözlenmelidir.
Başlangıçtaki taramanın ardından kardiyovasküler endişelerin bulunduğu hastalarda resmi kardiyolojik değerlendirme dikkate alınmalıdır. Tüm hastalarda kardiyak işlev tedavi boyunca (örneğin, her 12 haftada bir) gözlenmelidir. Bu gözlem, kardiyak işlev bozukluğu gelişen hastaların saptanmasına yardımcı olabilir. Asemptomatik kardiyak işlev bozukluğu gelişen hastalarda daha sık gözlem (örneğin, her 6-8 haftada bir) faydalı olabilir. Eğer hastalarda sol ventriküler işlevde düşüş devam ediyor ancak asemptomatik olarak kalıyorsa ve hastalar TRAZIMERA tedavisinden klinik fayda göremiyorsa tedavinin kesilmesi düşünülmelidir.
Kardiyak fonksiyon bozukluğu yaşayan hastalarda TRAZIMERA kullanımına devam edilmesi veya
yeniden başlanmasının güvenliliğiprospektifolarakçalışılmamıştır. Eğer LVEF için düşüş oranı,
ve yaklaşık 3 hafta içerisinde yeniden LVEF değerlendirmesi yapılmalıdır. LVEF değeri düzelmiyorsa veya daha da azalıyorsa veya semptomatik kardiyak yetmezlik gelişirse, hastanın tedaviden elde edeceği fayda riskten fazla olmadığı sürece TRAZIMERA tedavisinin sona erdirilmesi ciddi olarak düşünülmelidir. Bu gibi hastalar, bir kardiyolog tarafından değerlendirilmek üzere sevk edilmeli ve takip edilmelidir.
TRAZIMERA tedavisi sırasında semptomatik kardiyak yetmezlik gelişirse, hasta, kalp yetmezliği için standart tedavi seçenekleriyle tedavi edilmelidir. Pivotal çalışmalarda kalp yetmezliği veya asemptomatik, kardiyak fonksiyon bozukluğu geliştiren çoğu hasta, anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörü veya anjiyotensin reseptör blokörü (ARB) ve bir beta bloker içeren standart tıbbi tedaviyle iyileşmiştir. Kardiyak semptomları olan ve TRAZIMERA tedavisinden klinik fayda gören hastaların çoğu, ilave klinik kardiyak olaylar yaşamaksızın TRAZIMERA tedavisine devam etmiştir.
Metastatik meme kanseri:
Metastatik meme kanserinde TRAZIMERA ve antrasiklinler kombinasyon halinde eş zamanlı
verilmemelidir.
Daha önce antrasiklin alan metastatik meme kanserli hastalar ayrıca TRAZIMERA tedavisi ile kardiyotoksisite riski altındadır ancak bu risk TRAZIMERA ve antrasiklinlerin eş zamanlı kullanımıyla oluşan riskten düşüktür.
Erken evre meme kanseri (EEMK):
Erken evre meme kanseri hastalarında kardiyak değerlendirme, başlangıçta yapıldığı şekilde tedavi boyunca her 3 ayda bir ve en son TRAZIMERA uygulamasını izleyen 24 ay boyunca her 6 ayda bir tekrarlanmalıdır. Antrasiklin içeren kemoterapi gören hastalarda daha fazla gözlem yapılması önerilmektedir. Son TRAZIMERA uygulamasından itibaren 5 yıl boyunca veya LVEF'te devam eden düşüş gözleniyorsa daha uzun süre boyunca yılda bir kez gözlem yapılmalıdır.
Miyokard enfarktüsü (MI), tıbbi tedavi gerektiren anjina pektoris, geçmişte veya halihazırda devam eden kalp yetmezliği (NYHA Sınıf II-IV), LVEF<%55, diğer kardiyomiyopatiler, tıbbi tedavi gerektiren kardiyak aritmi, klinik açıdan önemli valvüler hastalık, aktif olarak kontrol edilmeyen hipertansiyon (standart, uygun tıbbi tedaviyle kontrol edilen hipertansiyonu olan hastalar uygun) ve hemodinamik etkili perikardiyal efüzyon geçmişi olan hastalar, trastuzumab ile yapılan adjuvan ve neoadjuvan EEMK pivot çalışmalarına dahil edilmemiştir ve bu sebeple bu hastalarda tedavi önerilmemektedir.
Adjuvan tedavi:
TRAZIMERA ve antrasiklinler kombinasyon halinde adjuvan tedavide eş zamanlı verilmemelidir.
EEMK hastalarında trastuzumabın antrasiklin içeren kemoterapi sonrasında uygulanması ile, antrasiklin içermeyen dosetaksel ve karboplatinli rejimle uygulanması karşılaştırıldığında, semptomatik ve asemptomatik kardiyak olayların insidansında artış gözlenmiştir. İnsidans, trastuzumab taksanlarla eş zamanlı uygulandığında, taksanlar sonrasında uygulanmasına kıyasla daha belirgin olmuştur. Kullanılan tedavi rejiminden bağımsız olarak, semptomatik kardiyak olayların çoğu ilk 18 ay içinde meydana gelmiştir. Yapılan üç pivotal çalışmadan, 5,5 yıllık medyan takip verileri bulunan birinde (BCIRG006), iki karşılaştırma kolunda (antrasiklin artı siklofosfamid ardından taksan ve taksan, karboplatin ve trastuzumab) yaklaşık %1 oranına kıyasla antrasiklin tedavisi ardından bir taksan ile eş zamanlı trastuzumab uygulanan hastalarda semptomatik kardiyak veya LVEF olaylarının kümülatif oranında
%2,37 sürekli artış gözlenmiştir.
Kardiyak olaylarla ilgili risk faktörleridörtbüyükadjuvançalışmada, ileri yaş (> 50 yaş), paklitaksel
LVEF'nin 10-15 puan düşmesi ve öncesinde veya eş zamanlı anti hipertansif tıbbi ilaçların kullanılması olarak saptanmıştır. Adjuvan kemoterapinin tamamlanmasının ardından trastuzumab alan hastalarda, kardiyak fonksiyon bozukluk riskinin, trastuzumab başlanmasından önce kullanılan yüksek kümülatif doz antrasiklin ve vücut kitle indeksi ile (VKİ) >25 kg/m2 ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Neoadjuvan-adjuvan tedavi:
Neoadjuvan-adjuvan tedaviye uygun EEMK hastaları için, TRAZIMERA antrasiklinlerle eş zamanlı olarak sadece kemoterapi-uygulanmamış hastalarda ve sadece düşük doz antrasiklin rejimleri ile birlikte kullanılmalıdır (maksimum kümülatif dozlar: 180 mg/m doksorubisin veya 360 mg/m epirubisin).
Eğer hastalar neoadjuvan koşulda tam kür düşük doz antrasiklinlerle ve TRAZIMERA ile eş zamanlı olarak tedavi edilmişse, cerrahiden sonra ilave sitotoksik kemoterapi verilmemelidir. Diğer durumlarda, ilave sitotoksik kemoterapi ihtiyacı olup olmadığına dair karar bireysel faktörlere göre verilir.
Trastuzumabın düşük doz antrasiklin rejimi ile eş zamanlı uygulanması ile ilgili deneyim iki
çalışma ile sınırlıdır (MO16432 ve BO22227).
Pivot çalışma MO16432'de trastuzumab, üç siklus doksorubisin (kümülatif doz 180 mg/m) içeren neoadjuvan kemoterapi ile eşzamanlı uygulanmıştır.
Trastuzumab kolundaki semptomatik kardiyak fonksiyon bozukluğu insidansı %1,7'dir.
Pivot çalışma BO22227; eş primer farmakokinetik ve etkililik sonlanım noktaları (sırasıyla, 8. siklus doz öncesi trastuzumab Cve kesin cerrahide pCR oranı) doğrultusunda trastuzumab subkutan formülasyonuyla tedavinin, trastuzumab intravenöz formülasyonu tedavisine göre eşit etkili olduğunu göstermek üzere tasarlanmıştır. Pivot çalışma BO22227'de trastuzumab, dört siklus epirubisin (kümülatif doz 300 mg/m2) içeren neoadjuvan kemoterapiyle eşzamanlı uygulanmıştır; 70 ayı aşan bir medyan takipte, intravenöz trastuzumab kolunda kalp yetmezliği/konjestif kalp yetmezliği insidansı %0,3 olarak belirlenmiştir.
Neoadjuvan-adjuvan kurulumda klinik deneyim 65 yaş üzeri hastalar ile sınırlıdır. İnfüzyonla ilişkili reaksiyonlar (IRRler) ve aşırı duyarlılık:
Trastuzumab infüzyonu ile dispne, hipotansiyon, hırıltı, hipertansiyon, bronkospazm,
supraventriküler taşiaritmi, düşük oksijen saturasyonu, anafilaksi, solunum zorluğu, ürtiker ve anjiyoödemi de içeren infüzyonla ilişkili ciddi reaksiyonlar (IRR) raporlanmıştır (bkz. bölüm 4.8). Bu olayların oluşma riskini önlemek için pre-medikasyon yapılabilir. Bu olayların büyük bölümü ilk infüzyon sırasında veya ilk infüzyonun başlangıcından sonra 2,5 saat içinde meydana gelir. İnfüzyon reaksiyonu oluşması halinde infüzyon durdurulmalı veya infüzyon hızı yavaşlatılmalıdır ve gözlenen tüm semptomlar ortadan kalkana kadar hasta gözlenmelidir (bkz. bölüm 4.2). Bu semptomlar meperidin veya parasetamol gibi bir analjezik/antipiretik ile veya difenhidramin gibi bir antihistaminik ile tedavi edilebilirler. Hastaların büyük bölümünde semptomlar kaybolmuş ve ardından, sonraki trastuzumab infüzyonları uygulanmıştır. Ciddi reaksiyonlar oksijen, beta agonistleri ve kortikosteroid gibi destekleyici tedavilerle başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Nadir vakalarda, bu reaksiyonlar ölümcül sonuçlar doğuran klinik süreçle ilişkilendirilmektedir. İlerlemiş malignansi ve komorbidite komplikasyonlarına bağlı olarak, dinlenme esnasında dispne yaşayan hastalar, artan ölümcül infüzyon reaksiyonu riski altındadır. Bu nedenle, bu hastalar TRAZIMERA ile tedavi edilmemelidir(bkz.bölüm4.3).
Başlangıçta iyileşmenin ardından klinik kötüleşme ve hızlı klinik kötüleşmeyle birlikte gecikmiş reaksiyonlar da bildirilmiştir. Ölümler, infüzyonun ardından saatler içinde ve bir haftaya kadar olan sürede gerçekleşmiştir. Çok nadir durumlarda, hastalar trastuzumab infüzyonunun başlangıcı ardından altı saatten fazla süre sonra infüzyon semptomları ve pulmoner semptomlar yaşamıştır. Hastalar bu tip geç başlangıç olabileceği konusunda uyarılmalı ve bu semptomların oluşması halinde hekimleriyle temasa geçmeleri söylenmelidir.
Pulmoner olaylar:
Trastuzumabın pazarlama sonrası kullanımı ile birlikte şiddetli pulmoner olaylar bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.8). Bu olaylar zaman zaman ölümcül sonuçlar doğurmuştur. Buna ek olarak; akciğer infiltratları, akut solunum zorluğu sendromu, pnömoni, pnömonit, plevral efüzyon, solunum zorluğu, akut pulmoner ödem ve solunum yetmezliğini de içeren interstisyel akciğer hastalığı vakaları bildirilmiştir. İnterstisyel akciğer hastalığı ile ilişkili risk faktörleri, ilişkili olduğu bilinen taksanlar, gemsitabin, vinorelbin ve radyasyon tedavisi gibi diğer anti-neoplastik tedavilerle geçmişte veya eş zamanlı tedaviyi içerir. Bu olaylar infüzyonla ilişkili reaksiyonların bir parçası olarak veya sonradan ortaya çıkabilmektedir. İlerlemiş malignansi ve komorbidite komplikasyonlarına bağlı olarak, dinlenme esnasında dispne yaşayan hastalar pulmoner olaylar açısından yüksek risk altında olabilirler. Bu nedenle bu hastalar TRAZIMERA ile tedavi edilmemelidir (bkz. bölüm 4.3). Özellikle taksanlarla eş zamanlı tedavi edilmekte olan hastalarda pnömonit açısından dikkatli olunmalıdır.
Biyobenzer ürünlerin takip edilebilirliğinin sağlanması için uygulanan ürünün ticari ismi ve seri numarası mutlaka hasta dosyasına kaydedilmelidir.
Resmi bir ilaç etkileşim çalışması gerçekleştirilmemiştir. Klinik çalışmalarda trastuzumab ve eşzamanlı kullanılan tıbbi ürünler arasında klinik olarak anlamlı etkileşimler gözlenmemiştir.
Trastuzumabın diğer antineoplastik ajanların farmakokinetik özellikleri üzerindeki etkisi:
HER2-pozitif metastatik meme kanserli kadınlarda yapılan BO15935 ve M77004 çalışmalarından farmakokinetik veriler, paklitaksel ve doksorubisine (ve ana metabolitleri 6- α hidroksil-paklitaksel, POH ve doksorubisinol, DOL) maruziyetin trastuzumab varlığında (8 mg/kg veya 4 mg/kg IV yükleme dozu ardından sırasıyla 6 mg/kg 3 haftada 1 kez veya 2 mg/kg haftada 1 kez IV) değişmediğini göstermektedir.
Bununla birlikte trastuzumab, bir doksorubisin metabolitine (7-deoksi-13 dihidro- doksorubisinon, D7D) genel maruziyeti arttırabilir. D7D'nin biyoaktivitesi ve bu metabolitin klinik etkisi bilinmemektedir.
HER2-pozitif metastatik meme kanserli Japon kadınlarda, trastuzumab (4 mg/kg IV yükleme dozu ve 2 mg/kg IV haftalık) ve dosetakseli (60 mg/m2 IV) içeren tek kollu bir çalışma olan JP16003 çalışması, trastuzumabın eş zamanlı uygulamasının dosetakselin tek doz farmakokinetik özellikleri üzerinde etkisi olmadığını göstermiştir. JP19959 çalışması BO18255 çalışmasının (ToGA) alt çalışması olup, ileri evre gastrik kanserli kadın ve erkek Japon hastalarda, trastuzumabla birlikte veya trastuzumab olmaksızın kullanılan kapesitabin ve sisplatinin farmakokinetik özelliklerinin araştırılmasına yönelik bir çalışmadır. Bu küçük alt çalışmadan elde edilen veriler, kapesitabinin biyoaktif metabolitlerine (örn. 5-FU) maruziyetin, sisplatin veya sisplatin artı trastuzumab ile eş zamanlı kullanımından etkilenmediğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, trastuzumab ile kombine edildiğinde kapesitabinin kendisi daha yüksek konsantrasyonlar ve daha uzun bir yarılanma ömrü göstermiştir. Veriler ayrıca sisplatinin farmakokinetiğinin,kapesitabinveya kapesitabin artı trastuzumab ile eş
Metastatik veya lokal ileri, opere edilemeyen HER2 pozitif kanser hastalarındaki H4613g/GO01305 çalışmasından elde edilen farmakokinetik veriler, trastuzumabın karboplatin farmakokinetiği üzerinde etkisi olmadığını göstermektedir.
Antineoplastik ajanların trastuzumabın farmakokinetik özellikleri üzerindeki etkisi:
Trastuzumab monoterapisinden (4 mg/kg yükleme/2 mg/kg haftada 1 kez IV) sonra simüle serum trastuzumab konsantrasyonları ve HER2 pozitif metastatik meme kanserli Japon kadınlarda (çalışma JP16003) gözlenen serum konsantrasyonları karşılaştırıldığında, eş zamanlı dosetaksel uygulamasının, trastuzumab farmakokinetiği üzerinde PK etkisine ilişkin kanıt belirlenmemiştir.
HER2 pozitif MMK olan kadınlarda, iki Faz II çalışmanın (BO15935 ve M77004) ve hastalara eş zamanlı trastuzumab ve paklitaksel uygulanan bir Faz III çalışmanın (H0648g) ve trastuzumabın monoterapi olarak uygulandığı iki Faz II çalışmanın (W016229 ve MO16982) PK bulguları karşılaştırıldığında, ayrı ve ortalama trastuzumab düşük nokta serum konsantrasyonlarının çalışmalar içinde ve arasında farklılık gösterdiği fakat eş zamanlı paklitaksel uygulamasının trastuzumab farmakokinetik özellikleri üzerinde açık etkisi olmadığı gözlenmiştir. HER2-pozitif metastatik meme kanserli kadınlarda eş zamanlı trastuzumab, paklitaksel ve doksorubisin ile tedavi edildiği M77004 çalışmasına ait trastuzumab farmakokinetik verileri ile trastuzumabın monoterapi olarak uygulandığı H0649g çalışmasına veya antrasiklin artı siklofosfamid veya paklitaksel ile kombinasyon halinde uygulandığı H0648g çalışmasına ait farmakokinetik verilerinin karşılaştırılması sonucunda doksorubisin ve paklitakselin trastuzumabın farmakokinetiği üzerinde hiçbir etkiye sahip olmadığı gösterilmiştir.
H4613g/GO01305 çalışmalarından elde edilen farmakokinetik veriler ile, karboplatinin trastuzumab
farmakokinetiği üzerinde hiçbir etkiye sahip olmadığı gösterilmiştir.
Eş zamanlı anastrozol uygulanmasının trastuzumab farmakokinetiği üzerinde etkisi olmadığı görülmüştür.
Özel popülasyonlara ilişkin herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyona ilişkin herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Gebelik kategorisi: D
Çocuk sahibi olma potansiyeli olan kadınlara TRAZIMERA ile tedavileri boyunca ve TRAZIMERA tedavisi sonlandırıldıktan sonra en az 7 ay boyunca etkili bir kontrasepsiyon yöntemi kullanmaları önerilmelidir.
TRAZIMERA anneye yönelik potansiyel fayda fetüse yönelik potansiyel riskten fazla olmadığı sürece gebelikte kullanılmamalıdır. Pazarlama sonrası deneyimde trastuzumab kullanan hamile kadınlarda oligohidramniyozileilişkilifetalrenalbüyümeve/veya fonksiyon bozukluğu vakaları
ilişkilendirilmiştir.
Haftalık insan idame dozu 2 mg/kg trastuzumabın 25 katı doz uygulanan Sinomolgus maymunlarla yürütülen üreme çalışmalarında, üremenin veya fetusun zarar gördüğüne dair herhangi bir kanıta rastlanmamıştır. Erken (gebeliğin 20-50'inci günlerinde) ve geç (gebeliğin 120-150'inci günlerinde) fetal gelişim periyodu sırasında, trastuzumabın plasental transferi gözlenmiştir. Hayvan üreme çalışmaları her zaman insanlardaki yanıtı öngörmediğinden, anneye yönelik potansiyel fayda fetüse yönelik potansiyel riskten fazla olmadığı sürece TRAZIMERA gebelikte kesinlikle kullanılmamalıdır.
TRAZIMERA tedavisi sırasında hamile kalan kadınlar fetüsün zarar görmesi ihtimali konusunda bilgilendirilmelidir. Eğer hamile bir kadın TRAZIMERA ile tedavi ediliyorsa veya TRAZIMERA kullanırken veya TRAZIMERA'nın son dozundan sonraki 7 ay içinde hamile kalırsa, multidisipliner bir ekip tarafından yakından izlenmesi gerekmektedir.
Haftalık insan idame dozu 2 mg/kg intravenöz trastuzumabın 25 katı doz uygulanan Sinomolgus maymunlarla gebeliğin 120 ile 150. günleri arasında yürütülen çalışma, trastuzumabın doğum sonrası süte geçtiğini göstermiştir. Bebek maymunların serumlarında trastuzumabın yer alması, doğumdan 1 aylık olana kadar geçen sürede büyümelerinde veya gelişimlerinde herhangi bir advers etkiye sebep olmamıştır. Trastuzumabın insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. İnsan immünoglobulin G'si (IgG) anne sütüne geçtiğinden ve bebeğe yönelik zarar potansiyeli bilinmediğinden TRAZIMERA tedavisi sırasında ve tedavinin bitmesinden sonraki 7 ay süresince emzirmeden kaçınılmalıdır (bkz. bölüm Klinik öncesi güvenlilik verileri).
TRAZIMERA'nın üreme yeteneğini etkileyip etkilemediği bilinmemektedir.
TRAZIMERA'nın araç ve makine kullanma becerisi üzerine çok küçük bir etkisi olabilir. TRAZİMERA ile tedavi sırasında baş dönmesi ve uyku hali görülebilir (bkz. Bölüm 4.8). İnfüzyon kaynaklı belirtiler görülen hastalara (bkz. bölüm 4.4), bu belirtiler tamamen yok olana kadar araç ve makine kullanmamaları önerilmelidir.
Trastuzumab kullanımıyla bildirilen en ciddi ve/veya yaygın advers reaksiyonlar arasında kardiyak fonksiyon bozukluğu, infüzyonla ilişkili reaksiyonlar, hematolojik toksisite (özellikle nötropeni), enfeksiyonlar ve pulmoner advers reaksiyonlar yer almaktadır.
Bu bölümde advers ilaç reaksiyonları için aşağıdaki sıklık kategorileri kullanılmıştır: Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ile <1/10), yaygın olmayan (≥1/1,000 ile <1/100); seyrek (≥1/10,000 ile
<1/1,000); çok seyrek (<1/10,000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor). Her
bir sıklık sınıfı ile birlikte, advers reaksiyonlar azalan ciddiyet sıralamasına göre verilmelidir.
Tablo 1'de verilen advers reaksiyonlar, pivotal klinik çalışmalarda tek başına veya kemoterapi ile kombinasyon halinde kullanılan trastuzumab ile ilişkili olarak rapor edilmiş olan advers reaksiyonlardır. Dahil edilen tüm terimler pivotal klinik çalışmalarda en yüksek yüzdede görülenlere dayanmaktadır. Pazarlama sonrası dönemde raporlanan advers reaksiyonlar da Tablo 1'e dahil edilmiştir.
Sistem organ sınıfı | Advers reaksiyon* | Sıklık |
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar | Enfeksiyon | Çok yaygın |
Nazofarenjit | Çok yaygın | |
Nötropenik sepsis | Yaygın | |
Sistit | Yaygın | |
İnfluenza | Yaygın | |
Sinüzit | Yaygın | |
Deri enfeksiyonu | Yaygın | |
Rinit | Yaygın | |
Üst solunum yolu enfeksiyonu | Yaygın | |
İdrar yolu enfeksiyonu | Yaygın | |
Farenjit | Yaygın | |
(Kist ve polipler de dahil olmak üzere) iyi huylu, kötü huylu ve belirlenmemiş neoplazmalar | Malign neoplazm progresyonu | Bilinmiyor |
Neoplazm progresyonu | Bilinmiyor | |
Kan ve lenf sistemi hastalıkları | Febril nötropeni | Çok yaygın |
Akyuvar sayısında azalma/lökopeni | Çok yaygın | |
Anemi | Çok yaygın | |
Trombositopeni | Çok yaygın | |
Nötropeni | Çok yaygın | |
Hipoprotrombinemi | Bilinmiyor | |
İmmün trombositopeni | Bilinmiyor | |
Bağışıklık sistemi hastalıkları | Hipersensitivite | Yaygın |
+Anafilaktik reaksiyon | Seyrek | |
+Anafilaktik şok | Seyrek | |
Metabolizma ve beslenme hastalıkları | Kiloda azalma/Kilo kaybı | Çok yaygın |
Anoreksi | Çok yaygın | |
Tümör lizis sendromu | Bilinmiyor | |
Hiperkalemi | Bilinmiyor | |
Psikiyatrik hastalıklar | Uykusuzluk | Çok yaygın |
Anksiyete | Yaygın | |
Depresyon | Yaygın | |
Sinir sistemi hastalıkları | Baş dönmesi | Çok yaygın |
1Tremor | Çok yaygın | |
Baş ağrısı | Çok yaygın | |
Parestezi | Çok yaygın | |
Disguzi | Çok yaygın | |
Periferal nöropati | Yaygın | |
Hipertoni | Yaygın | |
Somnolans | Yaygın | |
Göz hastalıkları
| Artmış lakrimasyon | Çok yaygın |
Konjonktivit | Çok yaygın | |
Yaygın |
| Papilla ödemi | Bilinmiyor |
Retinal kanama | Bilinmiyor | |
Kulak ve iç kulak hastalıkları | Sağırlık | Yaygın olmayan |
Kardiyak hastalıklar | 1Azalan kan basıncı | Çok yaygın |
1Artan kan basıncı | Çok yaygın | |
1Düzensiz kalp atışı | Çok yaygın | |
1Kardiyak flutter | Çok yaygın | |
1Palpitasyon | Yaygın | |
*Ejeksiyon fraksiyonunda azalma | Çok yaygın | |
+Kardiyak yetmezlik (konjestif) | Yaygın | |
Kardiyomiyopati | Yaygın | |
+1Supraventriküler taşiaritmi | Yaygın | |
Perikardiyal efüzyon | Yaygın olmayan | |
Kardiyojenik şok | Bilinmiyor | |
Gallop ritmi | Bilinmiyor | |
Vasküler hastalıklar | Sıcak basması | Çok yaygın |
+1Hipotansiyon | Yaygın | |
Vazodilatasyon | Yaygın | |
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar | +1Hırıltı | Yaygın olmayan |
+Dispne | Çok yaygın | |
Öksürük | Çok yaygın | |
Epistaksis | Çok yaygın | |
Rinore | Çok yaygın | |
+Pnömoni | Yaygın | |
Astım | Yaygın | |
Akciğer hastalığı | Yaygın | |
+Plevral efüzyon | Yaygın | |
Pnömonit | Yaygın olmayan | |
+Pulmoner fibrozis | Bilinmiyor | |
+Solunum zorluğu | Bilinmiyor | |
+Solunum yetmezliği | Bilinmiyor | |
+Akciğer infiltrasyonu | Bilinmiyor | |
+Akut pulmoner ödem | Bilinmiyor | |
+Akut solunum zorluğu sendromu | Bilinmiyor | |
+Bronkospazm | Bilinmiyor | |
+Hipoksi | Bilinmiyor | |
+Oksijen saturasyonunda azalma | Bilinmiyor | |
Laringeal ödem | Bilinmiyor | |
Ortopne | Bilinmiyor | |
Pulmoner ödem | Bilinmiyor | |
İnterstisiyel akciğer hastalığı | Bilinmiyor | |
Gastrointestinal hastalıklar
| Diyare | Çok yaygın |
Kusma | Çok yaygın | |
Bulantı | Çok yaygın | |
1Dudaklarda şişkinlik | Çok yaygın | |
Abdominal ağrı | Çok yaygın | |
Dispepsi | Çok yaygın | |
| Stomatit | Çok yaygın |
Hemoroid | Yaygın | |
Ağız kuruluğu | Yaygın | |
Hepatobiliyer hastalıklar | Hepatobiliyer zedelenme | Yaygın |
Hepatit | Yaygın | |
Karaciğer hassasiyeti | Yaygın | |
Sarılık | Seyrek | |
Deri ve deri altı doku hastalıkları | Eritem | Çok yaygın |
Döküntü | Çok yaygın | |
1Yüzde şişkinlik | Çok yaygın | |
Alopesi | Çok yaygın | |
Tırnak bozukluğu | Çok yaygın | |
Palmar plantar eritrodizestesi sendromu | Çok yaygın | |
Akne | Yaygın | |
Ekimoz | Yaygın | |
Kuru cilt | Yaygın | |
Hiperhidroz | Yaygın | |
Makülopapüler döküntü | Yaygın | |
Kaşıntı | Yaygın | |
Onikoliz | Yaygın | |
Dermatit | Yaygın | |
Ürtiker | Yaygın olmayan | |
Anjiyoödem | Bilinmiyor | |
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları | Artralji | Çok yaygın |
Miyalji | Çok yaygın | |
1Kas gerginliği | Çok yaygın | |
Artrit | Yaygın | |
Sırt ağrısı | Yaygın | |
Kemik ağrısı | Yaygın | |
Kas spazmları | Yaygın | |
Boyun ağrısı | Yaygın | |
Ekstremitelerde ağrı | Yaygın | |
Böbrek ve idrar hastalıkları | Renal bozukluk | Yaygın |
Membranöz glomerülonefrit | Bilinmiyor | |
Glomerülonefropati | Bilinmiyor | |
Böbrek yetmezliği | Bilinmiyor | |
Gebelik, puerperium ve perinatal hastalıklar | Oligohidramniyoz | Bilinmiyor |
Renal hipoplazi | Bilinmiyor | |
Pulmoner hipoplazi | Bilinmiyor | |
Üreme sistemi ve meme hastalıkları | Meme iltihabı/mastit | Yaygın |
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
| Asteni | Çok yaygın |
Göğüs ağrısı | Çok yaygın | |
Üşüme | Çok yaygın | |
Yorgunluk | Çok yaygın | |
Çok yaygın | ||
| Ağrı | Çok yaygın |
Pireksi | Çok yaygın | |
Mukozal enflamasyon | Çok yaygın | |
Periferal ödem | Çok yaygın | |
Ödem | Yaygın | |
Keyifsizlik | Yaygın | |
Yaralanma ve zehirlenme | Çürük | Yaygın |
+ Ölümcül sonuçla ilişkili olarak rapor edilen advers reaksiyonlara işaret etmektedir.
1 Genellikle infüzyon reaksiyonları ile ilişkili olarak rapor edilen advers reaksiyonlara işaret
etmektedir. Bu advers reaksiyonlar için spesifik yüzdeler bulunmamaktadır.
Kardiyak fonksiyon bozukluğu
Konjestif kalp yetmezliği (NYHA Sınıf II-IV) trastuzumab kullanımı ile ilişkili yaygın bir advers reaksiyondur ve ölümcül sonuçla ilişkilendirilmiştir (bkz. bölüm 4.4). Trastuzumab ile tedavi edilen hastalarda, dispne, nefes darlığı, öksürük artışı, pulmoner ödem, S3 gallop veya ventriküler ejeksiyon fraksiyonu azalması gibi kardiyak fonksiyon bozukluğu belirtileri gözlemlenmiştir (bkz. bölüm 4.4).
Trastuzumabın adjuvan olarak kemoterapi ile kombinasyon halinde verildiği 3 pivotal klinik çalışmada, derece 3/4 kardiyak işlev bozukluğu (özellikle semptomatik konjestif kalp yetmezliği) insidansı, sadece kemoterapi uygulanan (yani trastuzumab almayan) hastalar ve bir taksanı takiben trastuzumab uygulanan hastalarda benzer olmuştur (%0,3- 0,4). Oran trastuzumabın bir taksan ile eş zamanlı uygulandığı hastalarda en yüksektir (%2). Neoadjuvan koşulda trastuzumab ile düşük doz antrasiklin rejiminin eş zamanlı uygulanması ile ilgili deneyim sınırlıdır (bkz. bölüm 4.4).
Trastuzumab, adjuvan kemoterapinin tamamlanması ardından uygulandığında, bir yıllık koldaki hastaların %0,6'sında medyan 12 aylık takipten sonra NYHA Sınıf III-IV kalp yetmezliği gözlenmiştir. 8 yıllık medyan takip ardından, 1 yıllık trastuzumab tedavisi kolundaki BO16348 çalışmasında şiddetli konjestif kalp yetmezliği (KKY) (NYHA Sınıf III ve IV) insidansı %0,8 olmuş, hafif semptomatik ve asemptomatik sol ventrikül disfonksiyonu oranı %4,6 olarak belirlenmiştir.
Trastuzumab uygulanan hastaların %71,4'inde, şiddetli KKY'nin geri dönebildiği (reversibilite) (olaydan sonra en az iki ardışık LVEF değerinin ≥%50 olması şeklinde tanımlanmıştır) gösterilmiştir. Hafif semptomatik ve asemptomatik sol ventrikül disfonksiyonunda geri dönebilme (reversibilite) hastaların %79,5'inde gösterilmiştir. Kardiyak fonksiyon bozukluğu ile ilişkili olayların yaklaşık
%17'si trastuzumab tedavisinin tamamlanması ardından oluşmuştur.
İntravenöz trastuzumab ile yapılmış pivotal metastatik çalışmalarda kardiyak disfonksiyon insidansı, paklitaksel ile kombinasyonda %9 ila %12 ve tek başına paklitaksel ile %1 ila %4 arasında gerçekleşmiştir. Monoterapide bu oran %6- %9 olmuştur. En yüksek kardiyak disfonksiyon oranı, antrasiklin/siklofosfamid ile eşzamanlı trastuzumab alan hastalarda (%27) görülmüş ve tek başına antrasiklin/siklofosfamide (%7- %10) kıyasla anlamlı ölçüde yüksek bulunmuştur. Kardiyak fonksiyon için prospektif izlem yapılan sonraki bir çalışmada semptomatik KKY insidansı, trastuzumab ve dosetaksel alan hastalarda %2,2 ve buna kıyasla tek başına dosetaksel alan hastalarda %0 olmuştur. Bu çalışmalarda kardiyak disfonksiyon gelişen hastaların büyük bölümünde
(%79) KKY için standart tedavi uygulanması ardından iyileşme görülmüştür.
İnfüzyon reaksiyonları, alerji benzeri reaksiyonlar ve aşırı duyarlılık
Trastuzumab tedavisi uygulanan hastaların yaklaşık %40'ında infüzyonla ilişkili bazı reaksiyonlar oluşması beklenmektedir. Bununla birlikte, infüzyonla ilişkili reaksiyonların büyük bölümü hafif ila orta yoğunluktadır (NCI-CTC derecelendirme sistemi) ve tedavinin erken evrelerinde yani birinci, ikinci ve üçüncü infüzyonlar sırasında oluşma eğilimi gösterir ve sıklığı sonraki infüzyonlarda azalır. Reaksiyonlar üşüme, ateş, dispne, hipotansiyon, hırıltı, bronkospazm, taşikardi, oksijen satürasyonunda azalma, solunum güçlüğü, döküntü, bulantı ve kusma ile baş ağrısını içerir ancak bunlarla sınırlı değildir (bkz. bölüm 4.4). Tüm derecelerden infüzyonla ilişkili reaksiyonların oranı; endikasyona, veri toplama yöntemine ve trastuzumabın kemoterapiyle eşzamanlı veya monoterapi şeklinde verilmesine bağlı olarak çalışmalar arasında farklılık göstermiştir.
Acil ilave girişim gereken şiddetli anafilaktik reaksiyonlar genellikle birinci veya ikinci TRAZIMERA infüzyonu sırasında oluşabilir (bkz. bölüm 4.4) ve ölümcül sonuçla ilişkilendirilmiştir.
İzole olgularda anafilaktoid reaksiyonlar gözlenmiştir. Hematolojik toksisite
Febril nötropeni, lökopeni, anemi, trombositopeni ve nötropeni çok yaygın olarak meydana gelmektedir. Hipoprotrombinemi meydana gelme sıklığı bilinmemektedir. Nötropeni riski, trastuzumabın antrasiklin tedavisi ardından dosetaksel ile uygulanması halinde hafif şekilde artabilmektedir.
Pulmoner olaylar
Trastuzumab kullanımı ile ilişkili olarak şiddetli pulmoner advers reaksiyonlar meydana gelmektedir ve ölümcül sonuçla ilişkilendirilmiştir. Bu reaksiyonlar akciğer infiltratları, akut solunum zorluğu sendromu, pnömoni, pnömonit, plevral efüzyon, solunum zorluğu, akut pulmoner ödem ve solunum yetmezliğini içerir fakat bunlarla sınırlı değildir (bkz. bölüm 4.4).
Avrupa Birliği Risk Yönetimi Planı ile uyumlu risk minimizasyonu tedbirlerinin detayları a€˜Bölüm
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri' bölümünde sunulmaktadır.
İmmünojenisite
Neoadjuvan-adjuvan erken evre meme kanseri çalışmasında (B022227) 70 ayı aşan bir medyan takipte, intravenöz trastuzumab tedavisi uygulanan hastaların %10,1'inde (30/296) trastuzumaba karşı antikorlar gelişmiştir. İntravenöz trastuzumab alan 30 hastadan 2'sinde, başlangıç sonrası örneklerde nötralizan anti-trastuzumab antikorları saptanmıştır.
Bu antikorların klinik önemi bilinmemektedir. Antitrastuzumab antikorların varlığının, intravenöz trastuzumabın farmakokinetiği, etkililiği (patolojik Tam Yanıta [pCR] göre belirlenen yanıta ve olaysız sağkalıma göre belirlenen) ve uygulamayla ilişkili reaksiyonların (ARR'ler) oluşmasına göre belirlenen ilaç güvenliliği üzerinde hiçbir etkisi yoktur.
Mide kanserinde trastuzumab ile ilgili immünojenisite verileri bulunmamaktadır.
Şüpheli advers reaksiyonlarınraporlanması
Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi'ne (TÜFAM) bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks:0 312 218 35 99).
İnsanlarla yapılan klinik çalışmalarda doz aşımıyla ilgili bir deneyim yoktur. Trastuzumabın 10 mg/kg'dan yüksek tek dozları klinik çalışmalarda uygulanmamıştır; metastatik mide kanseri hastalarında yapılan bir klinik çalışmada 8 mg/kg yükleme dozu takiben her üç haftada bir 10 mg/kg idame dozu çalışılmıştır. Bu düzeye kadar dozlar iyi tolere edilmiştir.
Çalışma MO16419